22 Ağustos 2012 Çarşamba

Bulgarski Romanski Türkski

Evet sevgili küçük blog okuyucuları yazın gelmesiyle birlikte sizi boşladığımı biliyorum ama inanın ki geçerli nedenlerim var.Nerdeyse bütün yazımı gizli bir görevi başarıya ulaştırmakla geçirdim ve sanırım başarılı oldum da.Bu görev farklı kültürlerin hatta ülkelerin giyiniş tarzlarını incelemekle yakından ilgiliydi.Ben İstanbulluyum ve dünyanın en güzel şehrinde yaşadığımı da düşünüyorum ama ne yazık ki yazlarımı İstanbul'daki kaos ve sıcaklık yüzünden geçiremiyorum o yüzden ben de alternatif bir yol olarak İstanbul'a yakın gördüğüm Silivri'ye gidiyorum her sene.Sabah sıcak akşam oldukça serin olan Silivri tarafları yazı geçirmek için gerçekten mükemmel.Sabah havuz,deniz,dondurma,pinekleme şöyle güzel bir kitap seçip okuma(bkz.coco chanel'in biyografisi) benden mutlusu yok.Ancak etrafıma baktığımda modayla ilgili pek bir şey gördüğüm söylenmez.Herkes bikini altı şort veya bol bir tshirtle geziyor.İstanbul'daki farklılıktan eser yok.İşte bu yüzden her sene farklı yerlere gitmeye özen gösteriyorum örneğin bu sene önce Karadeniz şeridimizi sonra Bulgaristan sonra da Romanyayı dolaştım ve bu gezilerin ufkumu açtığını,dışarda benden başka ya da bizden başka düşünce ve bu yüzden de giyim tarzları olduğunu fark ettim.Hani bir marc jacobs veya balmain defilesi izlerken e bu da giyilmez ki amk bunlar da sözüm ona designer diyoruz ya bunun doğru olmadığını gördüm.Bulgaristan'ın göbeğinde rengarenk kısacık şortları,üzerlerinde de transparan yırtık pırtık bol havai gömlekleriyle kızlar,Romanya'da gerçekten görünmeyen shortlarının altına kalın deri çizme giymiş bir elinde sigara diğer elinde Chanel çantalar tutan kadınlar gördüm tabii bu bizim Karadeniz sahilinde inanılmaz farklılaştı ama inanıyorum ki bu gezi bana dengeyi öğretti.Paul Boese'nin dediği gibi yani We come into this world head first and go out feet first; in between, it is all a matter of balance.”. Yani ne Bulgarlar veya Romanlar kadar abartılı ve açık saçık ne de Karadeniz sahilindeki teyzelerimiz ve ne yazık ki genç kızlarımız gibi bakımsız,uyumsuz ve tamamen kapalı olmamayı öğretti bu gezi bana.Ve açıkçası bir yere gitmeden o yerle ilgili koleksiyon çıkarıp her şeyi paraya bağlamış olan designerlar adına utanmayı öğretti.Last but not least önyargılı olmamayı,saygılı davranmayı ve hayatın tadını yaşadığım anda ve yerde çıkarmayı öğretti.Bu yüzden eğer bir gün tatile gitmek isterseniz size üstte yazdığım her yeri tavsiye edebilirim.Bol kucaklar öpücükler canlarım

2 Haziran 2012 Cumartesi

Çok mu geç?

İlişkiler gerçekten güzel şeyler.Hani bazen bütün insanlardan kaçmak hissi gelse de Ferrari'sini satan bilge triplerine girsem de arkadaşlarımdan ve ailemden memnunum çoğu zaman.Tabii bu bazı durumlarda değişiyor.Siz hiç çok sevdiğiniz biriyle saçma bir nedenden dolayı kavga edip sonra aylarca aynı ortamda bulunmanıza rağmen konuşmayıp eskiden birbirini seven bir grubun ikiye ayrılmasına izin verdiniz mi?İşte evet verdiyseniz derdimi kolaylıkla anlarsınız.Son zamanlarda bu "arkadaşım" hakkında çok düşündüm,zaman oldu üzüldüm zaman oldu aman be o hak etmiştir geçmişi bırak hayatını yaşa moduna girdim.Ama bunun bana tek bir önemli göstergesi oldu.Onu hala seviyordum,o hala benim arkadaşımdı çünkü onu düşünmüştüm hatta onu düşünmeyi hiç bırakmamıştım.Bu durum bana pahalı bir designer elbisesinin dolabın arkasında kalıp sezonu geçtikten sonra fark edilmesi ama o süre zarfında da ya ben çok yeni ve güzel bir şey almıştım ama neydi ve nerdeydi hiç hatırlamıyorum şeklinde düşünmek gibi geliyor.Yani bilinçaltın o mükemmel dikişi veya kusursuz dokuyu hatırlıyor belki ama ne yapman gerektiğini ve nereye koyduğun hakkında da hiçbir fikri yok asıl kişiliğinin.İşte dostlar son zamanlarda bu arkadaşı düşünmeye çok zaman harcıyorum.Ve kendime sormadan edemiyorum bu kavga yaşanmasaydı bugün hayatım nasıl olurdu?Gidip gel bir kahve içelim demek için çok mu geçti?Bize ne oldu ya diye sorsam bana o filmlerdeki gibi dönüp hayat,bize hayat oldu der miydi?Geç olsun da güç olmasın lafını söyleyenler hangi kafadaydı?

15 Mayıs 2012 Salı

Kendinden kaçmak

Bazen evde oturuyorum ve canım okula,dışarı hatta alışverişe bile gitmek istemiyor.O anlarda kendime yeşil çay yapıp,dergı okuyup eğlenmeye çalışıyorum.Çoğunlukla kendimi kayıp hissediyorum sanki şu küçük evde kalıp dinlenirsem beni yutacak ve bir daha asla kırıp zincirimi dışarı çıkamayacağım.Uyumaya çalışıyorum olmuyor çünkü ertesi gün yapmak zorunda olduklarım,arkadaşlarımın şu an yaptıkları veya yapabileceğim onca şey arasından uykuyu seçmiş olmam beni derinden rahatsız ediyor sanırım.Ne yapsam memnun olmuyorum cumartesi günleri bile dışarı çıktığımda of keşke evde kalıp yapmam gerekenleri bitirseydim diyorum ama bütün cumartesi evde kalırsam da iki gün boş zamanın var onu da mal gibi evde geçiriyorsun diye kendime kzııyorum.Yani anlayacağınız ben hiç mutlu olamıyorum.Ne yapsam yanlış ne yapsam eksik geliyor işte bu yüzden ben de hiçbir şey yapmıyor bol raporla,beni azıcık olsa zorlayacak ama sonucunun iyi olacağını  bildiğim şeylerden bile kaçıyorum.Ben buyum.Ben tembelim ben hep mutsuzum,değiştirebilene aşk olsun diyor hepinize bu iğrenç havalarda yaşama azmi yolluyorum gerçi size benimkinden yollarsam iki gram olan yaşama isteğimi de kaybetmiş olurum ama amaan kime ne sonuçta benim hayatım değil mi?

Bir de derginin birinde okuduğum zen anı diye bir olay vardı insan tam olarak zen anını ne ileriyi ne geriyi düşünerek bulabilirmiş.Ancak o anı yaşayarak ve kıymetini bilerek gelirmiş bu zen anı.Yani yarın amınıza koyucak bir sınav olsa dahi oh be sıcacık yatakta uyuyorum diye pollyannacılık oynamanız gerek mutluluk için alın şimdi deneyin kolaysa.

14 Mayıs 2012 Pazartesi

Sorun futbol değil ki bebeklerim

Süper lig biterken herkesin aklında hala derbi hala maçlar.Şahsen en azından ben öyleyim.Fanatik fenerli olarak öncelikle Saraçoğlu'nda yapılanların büyük haksızlık olduğunu,o sıktıkları lanet biber gazından bebeklerin bile bayıldığını bu yüzden de yapanları da yaptıranlarınları da kınadığımı belirtmek istiyorum.Adam çıkmış hala olaylı maç olacağı belli çocugunu niye getiriyorsun diyor bu yetkiliye ufff snne be slk.s.s şeklinde atarlanmaktan başka bir şey gelmiyor elimden çünkü görüldüğü üzere bu herif de en azından benim kadar rahatsız.Ben şu ana kadar anladığınız kadarıyla kadınım.Modadan anlarım,alışverişe,kuaföre gitmeye bayılırım.Yavru köpekleri mıncırır onlarla bebek gibi konuşurum ben tam bir kadınım yani.Ben kadınım belki ama bu ülkenin yarısından çoğu örümcek beyinli  neden bak sor bir neden çünkü hala 17. yüzyılda sanıyorlar kendilerini.Erkekler güçlü kadınlardan korkuyor, sanıyorlar ki onların anladıkları şeyi bizler de anlıyorsak bitmişler,dünyanın sonu gelmiş.Ne alakası var?Ben ve bir kız arkadaşım daha bugün Galatasaraylı çocuklarla konuşurken feneri daha fazla kötülemelerine dayanamadık ve gayet sakince "sanki yendiniz he berabere kaldık abi" şeklinde özellikle bana göre yumuşak bir ifade kullandık.Arkasından başladı hakaretler yok siz çok biliyorsunuz aferin sanki kızlar bu işin ustası bravo bütün oyuncuları biliyorsunuz.Orda bende koptu kayış sıçtım sıvadım gayet de memnunum.O an sinirime hakim olabilen bir insan olsam 4 takımın oyuncularını da sayardım da nerde ben de o güç.Bu sadece başkalarını aşağılamak değil arkadaşlar.Bu herkesin önünde kadınlara yapılan düpedüz bir saldırıdır.Siz kaçıncı yüzyılda yaşadığınızı sanıyorsunuz daha doğrusu siz kim olduğunuzu sanıyorsunuz?Siklemeyeceksin böyle tipleri ama mümkün mü arkadaş,mümkün mü böyle bir eziliş altında kalmak,mümkün mü sorarım size bize bu büyük şehirde böyle bir baskı varsa Anadolu'daki Ayşe,Fatma'nın zavallı hallerini düşünmemek?Sorarım size bu konu aslında futbolla mı alakalı yoksa çok daha derin ve hassas bir konunun yani baskının üstü kapalı versiyonu mu?Peki,buna ne kadar dayanabiliriz?Bütün bayan okuyucularıma hiç yılmayın,erkek dediğin de insanın öküzleşmiş versiyonu sonuçta mesajı altında ithaf edilmiştir...


FENERBAHÇEM SEN ÇOK YAŞA CANIM FEDA OLSUN SANA-nah alın götünüze sokun allahın piç galatasaraylıları

Yalnızız hep de öyle olacağız

Yalnızız dostlarım.Hep yalnızdık hep yalnız kalacağız.Etrafımızda gezinen arkadaşlarımız olacak,arkadaş sandıklarımız olacak daha doğrusu.Ailemiz bir gün var ertesi gün yok olacak ve biz hep yalnız olacağız.Sevgili desen ondan kolayı yok başka birini bulduğu anda gidecek.Kendinizi benim şu anki yerimde yapayalnız,dımdızlak kalmış bulacaksınız.Kimsenizin olmadığı anlatmak istediğiniz bir şeyi tamamiyle,hiç yargılanmadan anlatabileceğiniz kimsenin olmadığını anlayınca küseceksiniz hayata.Hayat hep tekdüze olacak,mutsuzluk sizi bahar günündeki sersemleten yağmur gibi takip edecek.En beklemediğiniz anda sizi yakalayacak,ilk başta etkisi az gibi olsa da derinden sarsacak.Karamsarım,umutsuzum belki ama bilirim ki yalnızlık iyi şeydir.Yalnızlık çoğu zaman tek şansımızsa neden bunu kabullenmeyelim ki?Neden kendimizi uğraştıralım mükemmel eş,arkadaş arayışında?Yaşamamızın ne anlamı var eğer yalnız olamayacaksak?İşte böyle dostlarım yalnız doğduk,yaşadık ve muhtemelen yalnız öleceğiz.Şimdi hepimiz yüzümüze mutluluk maskelerimizi takacağız ve hayat devam edecek.Kimse anlamasa bile bu hayat hep böyle sürecek.Zor iş

9 Mayıs 2012 Çarşamba

Dior'lu felsefe

Evet arkadaşlar yeni Dior çantama her bakışımda bir kez daha aşık oluyorum.Şu siyah,klasik modellerden.Almadan önce çekindiğiniz ama bir kere alınca da hayatınızın en büyük başarısı olarak düşündüğünüz şeylerden biri benim için bu.İnsanlar anlamıyor dostlarım,bir çantaya bu kadar değer vermemi anlamıyorlar.Ben de onları anlamıyorum açıkçası millet.Bu kadar sade ve ölgün yaşamalarını anlamıyorum.Bir insanın her gün işe gitmesini ama kendini ödüllendirmemesini,ot gibi yaşamasını sadece yaşamak ve nefes almak için yaşamasını anlamıyorum.Ben onların yüzüne vuruyor muyum peki bunu bebeklerim?Hayır ben asla öyle bir şey yapmam çünkü insanları yargılamaya inanmam.Birini gay diye birini rengi siyah diye birini herhangi bir şeye sevgisi büyük diye yargılarsan geriye kim kalır ki?Ot gibi yaşayanlar kalır işte.Sonra böyle otlar bizi yargılayadursun bebzlerim biz mutlu mesut yaşarız çünkü onlar da bilirler ki bizi yargılamalarının tek nedeni,kıskançlıklarıdır.İşte bu yüzden alay edildiğinizde gülmeyi bileceksiniz o anda ne kadar incinerseniz incinin gülün,gülün ki anlasınlar gülün ki bilsinler özendikleri hayatı sizi üzerek elde edemeyecekler.Gülün ki mutlu olun kuşuslarım.Dior'dan felsefeye hadi neyse kendinize iyi bakın

2 Mayıs 2012 Çarşamba

İlişkiler mi pek anlamam da ben

Neden bu kadar karmaşığız?Yani neden oyun oynanmak zorunda bütün ilişkilerde?Şimdi ben sokağa çıksam kime sorsam desem ki amca,teyze sen flörtleşirken falan ne ediyidin?Valla hepsi yaptıkları oyunlardan falan bahseder benden söylemesi.Yok biri der o bana mektup atıyordu ben almamış gibi yapıyordum,ben onun evine gidiyordum ama önünden geçiyordum ki onunla ilgilenmediğimi sansın.Ah bizi bu teyzeler,amcalar batırdı dostlarım çünkü onları da kendi teyze,amcaları batırdı.Bu böyle kısır dögü olarak ilerliyor.Ama çok saçma yani çocuktan mesaj geliyor çok istekli görünmemek için 10 dakika sonra açıyorum he aferin bana aferin büyük alkış çünkü çocuk dakika sayıyor.Yemin ediyorum ilişkiler konusunda benden kötüsü yok.Bana çocuk bacağın çok inceymiş der ben ney taytım mı çok ince diye kıvırır,iltifatı görmezden gelirim öyle salağım.Siz yapmamaya çalışın arkadaşlar gidin diyin sevdiğiniz kıza,çocuğa bak .... ben senden hoşlanıyorum gel çıkak eğlenek.Eğer önceden reddedilirseniz saplantı olmaz hiç olmazsa,başkasına rahat geçiş yaparsınız.Ama yoğ öyle olmuyor illa oyunlar,gergin anlar mal mal beklemeler falan.Sanırım birçok ilişkinin temelini bunlar oluşturuyor.Şimdi e haklılar yani ne diyim onlara da şimdi direk niyetini belli etmek de garip oluyor tabii.Çocuğun biri gelse sana benimle yatar mısın diye prüss yok devenin bale pabucu git ben senin bildiğin kızlardan değilim .s .s triplerine girilir.Erkek olmak da zor he istedikleri belli de çaktırmadan aşk ayağına almaya çalışmak da koyuyordur bir süre sonra insana.Ben de böyle daldan dala(bbg evindeki kaynana vardı bir tane) daldan dala sıçrıyorum ama siz olayı anlamışınızdır bebişlerim.Oyunsuz ilişkiler,kucak dolusu sevgiler hepünüze

Yaşamla ölüm arasında

Bugün günlerden 2 Mayıs 2012.Çoğumuz için inanılmaz sıradan hatta sıkıcı bir gündü mutlak.1 Mayıs tatilinden sonra haftaya tekrar başladığımız için hepimizin üzerinde o pazartesi/çarşamba sendromundan vardı belki de.Belki de kimimiz o kadar sıkıldık ki ayh şu an ölsem daha iyi diye geçirdik içlerimizden.Ama biri vardı ki onun başına gerçekten geldi bu.Ne ad verebilirim ne de okul ama bugün çok genç,akıllı,enerjik ve komik bir arkadaşımızı kaybettik.Ben onu tanımazdım,tenefüs aralarında gördüğüm bulanık bir surattan başka bir şey değildi benim için.Ta ki bugün,son nefesini verdiğini öğreninceye kadar.Ona ne olduğunu hala bilmiyoruz,belki kazaydı belki intihar belki de içkiyi fazla kaçırmış ve o küçük yüreciği buna daha fazla dayanamamıştı.İşte orda sonlandı onun hayatı.Artık ne arkadaşları ne ailesi ne yapması gereken ödevler ne onu herkesin önünde rezil edercesine bağıran öğretmenler ne de alabileceği son,rahat bir nefes vardı onun için.Onun hayatı sonlanmıştı,bu bu kadardı.İlerisi yoktu kimse gerisine bakmayacaktı ki zaten.İşte o an düşünmeye başladım.Bir insan gerçekten bu kadardan mı ibaretti?Hayat dediğimiz ve hepimizin boğustuğu bu olgu aslında gerçekten bir kelebek kanadı kadar narin ve bir o kadar da ölümlü müydü?Nedendir ki insan hep başkalarının ölümünü duyar ama kendisinin de bir gün ölüp gideceğini düşünmez?Yoksa,Tanrı hepimizin bu oyunu adil oynaması için bize böyle bir bilinç vermemiş midir?Peki,asıl soru Tanrı gerçekten var mıdır?Ben bu sorularla boğuşup durayım siz siz olun hayatınızı istediğiniz gibi yaşayın,ne de olsa gerçekten bir kere yaşıyor insan

26 Nisan 2012 Perşembe

Ugly Betty bizmişik len

Yine konuyu Ugly Betty'den açıyım en iyisi.Bazen düşünüyorum da şu Betty'e özenme meselesini arkamda bıraksam iyi olur çünkü ben bir gün içinde onun geçirdiği değişimleri yaşıyorum zaten.Sabah kalktığımda beni gören herkesin nefesi kesildiği için(beğeniden değil korkudan) işim zor be.Uyanıyorum,yüz yıka ama özel sabunla çünkü cildin kuru ki bu arada Dove baya faydalı oluyor.Sonra diş fırçala,ağız gargarası,diş ipi he bu arada akşam dişlerin yamulmasın diye taktığın işkence aleti için birebir olan damaklığı çıkarıyorsun tabii.Sonra yok efendim saç tara,düzleştir,makyaja geç.Fondöten,allık,kapatıcı,ruj veya parlatıcı(eğer moralman eksilerdeysen ikisi birden),rimel.Kaşını tara sonra o küçük kaş tarağının üstüne saç spreyi sık ki kaşların şekil değiştirmesin amk.Yap bunların hepsini yüz fena değil artık sonra bunun kıl kısmı var.Yok bıyık bölgesinin rengini aç,kol altı bacak derken sıçtın.Ne iş kalıyor ne bir şey.Neyse asıl kısım şu ki hayatımdaki uzun süreli yoğun eğitimden sonra Ugly Betty'ye özenmemem gerektiğini anladım çünkü millet Ugly Betty benim Ugly Betty sensin Ugly Betty hepimiziz
Not:Eğer beni sabah o rezil,paçoz halimle görüp yine de seven erkek olursa üstüne atlıycam ve asla ama asla bırakmıycam aynısını tavsiye ederimz hepinize

Ah prensler vah prensler!

Hepimiz Ugly Betty yani çirkin Betty dizisini biliyoruz ya da en azından konseptiyle ilgili az çok bir bilgimiz var.Efenim nedir bu çirkin Betty tabii ki klasik Türk filmlerinin bir uyarlamasıdır.Bir kız vardır ki çok çirkindir bir adama aşık olur falan filan ama kız çirkin diye adam bunu sevmez sonra kız birden bire kendini değiştirir, mükemmel bir yaratık haline gelir ve sonunda adamı kendine aşık eder ama asıl istediğinin bu olmadığına karar verir.Klasik bir "bir zamanlar çirkin ama gururlu bir kız vardı" hikayesidir.Çocukluğumdan hatta bebekliğimden beri bu hikaye beni inanılmaz etkilemiştir.Nedendir hiç bilmem ama sanırım bu bir anda korkunç bir görünüme sahipken müthiş,feminen bir kadın olma hayalinin bunda bir rolü olabilir.Her kızın hayallerini süslemekte olan bir şey değil midir bu aslında?Umut....Ne kadar çirkin olursan ol hatta o kadar çirkin ol ki dizinin adı çirkin betty olsun fark etmez.Her kız bir gün değişimin olabileceğine ve beğenmediği bütün yanlarının iyileşebileceğine inanır.Peki hepsi ne içindir?Tabii ki o lanet beyaz atlı prens için.Ah o prensler!Hep derler ya herkes için bir beyaz atlı prens vardır diye ben size söyleyeyim millet benimki kırdı kesin bir tarafını öldü gitti yoksa çoktan gelmişti.Ama ummaktan ne zarar gelir öyle değil mi?








I lieeeed ulan bu ummanız başınıza açtı ya bu mallıkları hala akıllanmadınız mı?Bırakın bu prensin sizi bulma hikayesini siz evde kös kös oturur bir bok yapmazsanız o prens sizi nah bulur.Unutmayın bebişler bekleyen derviş muradına ermiş sözünü bulan tam bir piçtir bak ağzım da bozuldu.Bol kujaklandınız

21 Nisan 2012 Cumartesi

Dış vs İç

Önemli olan dış değil iç güzellik.İşte bu dostlarım her çirkin insanın kendini avutma şeklidir.Böyle bir şey yok anam inanmayın.Araştırmalar kanıtlamış ki birine baktığın 20 saniye mi ne içinde aşık oluyormuşsun.Sen orda götünü de yırtsan allahın en entellektüel ve eğlenceli konuşmasını da yapsan bunu 20 saniye içinde başaramayacağından bir bok olmuyor.Yani evet önemli olan dış güzellik ama burdan tüm kadınlara kızlara sesleniyorum malayla boyayıp çıkmayınız yüzünüzü.Akıl var izan var lütfen azıcık bakınız nerenize ne sürdüğünüze.Sonra vücüt spreyi,parfüm,deodorant gibi şeyleri de unutmayın.Hayal erkeğinizin sizden o 20 saniyede kokuşmuşsunuz diye uzaklaşmasını istemezsiniz.Bence saç da çok önemli he yani öyle taramadan çıkanı var yataktan kalktığı cadı haliyle fırlayanı var lütfen dikkat edelim göz zevki bu bir kere bozulunca zor düzeliyor.Yani kısacası bayanlar kendinzie iyi bakın ve yani ekliyim dedim o 20 saniyede milleti kendine aşık edip sonra dediği 1 lafla her şeyi mahveden kaltaklar da var amanın diyim onlardan olmayın azıcık da bilgili ve akıllı olun ki sonra etkilediğiniz herif kaçıcak delik aramasın sizinle konuşmamak için.Ulen yine öpüldünüz be

17 Nisan 2012 Salı

Hayat en büyük hediye

Do you know what's worth fighting for?
When it's not worth dying for?
Does it take your breath away and you feel yourself suffocating?

-greenday 21 guns
Şarkının bu kısımlarını son zamanlarda duydukça ayrı bir duygulanıyorum.Aklıma ölen sevdiklerim falan geliyor nedense.Belki de son zamanlarda o kadar boş işlerle uğraşıyorum ki aklım hep ölmekte.Cidden bazen kendimi çok kötü,yalnız veya depresyonda hissettiğmde ya da üzerimde çok yük,baskı olduğunda ölümü düşünmek bir anda en iyi şey oluyor.Ölüm o kadar da korkutucu değil belki de hepimizin bir gün bütün bu olanlardan sonra öleceğini,bir kemik yığınından başka bir şey olmayacağını bilmek güzel.Öbür türlü bu baskıyı bir insanın kaldırmasına imkan yok.Ölümsüz bir hırs,ölümsüz bir çekişme...O yüzden benden size tavsiye ne kadar bazen ben kendim bile uygulayamasam da canınınızı küçük bir şey sıktığında düşünün bu bir ay,bir yıl sonra hayatınızı etkileyecek mi?Bu gerçekten sizi bu kadar üzmeye veya sıkmaya değebilecek bir şey mi yoksa sadece büyütülmüş bir korku mu ?Hayat aslında çok kıymetli.Asla unutmayın unutturmayın.Bol bol sevgi kucak işte bütün o sevgi sepetinden size gönderiyoruuuğm öpüldünüz

TEOMANIM

O bir insan,o bir müzikçalar hayır millet o teoman.Böyle bir adam yok.Cidden galiba teoman'a aşığım.Çocukluğumdan beri onu dinliyorum ve bütün şarkılarına taparım yani gerçek anlamda bazı günler sabahtan akşama kadar aynı şarkısını bile dinleyebiliyorum.Bence türk müziğinin en değerli ismi bile olabilir.Müziği bırakması hitler'in yahudicikleri öldürmesi kadar yanlış ve zalimdir.Şahsen haberi ben duyduğumda kendimi gaz odasında gibi hissetmedim değil.Bu arada no offense people yani takılıyoz şurada kimse gidip reportlamasın yok ırkçı bilmemne diye.İşte bu adam küçük bir tanrı.Her şeyi var.Yakışıklı,ses desen allaaah,o asi halleri falan ay pek şeker yahu.Teomaaaaaaağn duy sesimi aşkım geri dön müziğe.Sen yokken murat bozlar falan kapladı ortalığı bülent ersoy moonwalk yaptı lan geri dön dünya başımıza yıkılacak.1 numaralı hayranın kunduz modacı....

Sen neymişsin pilates?

Bir pilates sevdasıdır gidiyi ben de dedim deneyelim bir trendlerden geri kalmak olmaz.Hem de dediler bunun aletlisi var o daha hızlı etki gösteriyor daha faydalı falan.Şimid görev bildim kendime sizlere nasıl bir şey olduğunu yazmalıyım.Hocam çok iyi bir adam bir kere ordan şanslıyım ama olay şöyle arkadaşlar.Küçük bir odaya giriyorsunuz,adamın biriyle 50 dakika boyunca resmen yatıyorsunuz başka açıklaması olamaz.Yani sen yatıyon da adam da hep oracıkta böyle çok garip bir ortam ama sonra alışıyorsunuz.İlk iki seanstan sonra bacak, kol, karın her yanım ağrıdı.Yürüyemedim bile be insanlara durun espri yok gülemiyorum diyordum ama şimdi baya iyi hissediyorum kendimi.Hatta bunca zamandan beri neden başlamadım diye düşünmedim değil.Yani çok zor cidden bazen allahım al beni oluyorum ama her ders sonrasında o hissettiğininiz oh lan spor yaptım hissi kalp <3Aman ama arkidişlerim o his var ya çok tehlikeliymil hani göt göbek salıyorsun tabii o an diyorsun 1 saat çalıştım bir keki hak ettim falan yok annem yalan o.Spor yapan kadınlar yapmayanlardan bilmem kaç oranında daha hızlı ve çok kilo alıyormuş yani aslında o his var ya o pek puşt.Öptüm aşkuslar

Relationships WTF

Yesterday I started wondering about relationships.How each and every one of them are unique just like a snowflake.Think about it for a second.Our world is so crowded yet there are people who find their soulmates-that is if the term soulmates really exists.Is there such thing as a soulmate or is it just another euphism for being ordinary and boring?Are relationships better when two people are completely different or if they are exactly the same?We,have all been raised with the ideology that great fights lead to great relationships but is that so?If we are very different sure it can spice up the whole relationship thingy but then we will be fighting over small things and won't it be too exhausting that eventually one of us will have to retire?Or if we are alike then won't things always be the same with a monotonous path which will lead us to the gates of breaking up?To sum up we can say that these things are fucked up people so I say stop thşnking and just take action,good luck :)

10 Nisan 2012 Salı

9gag okumayan kaldı mı lan?

9gag.com9gag.....Sensiz hayatımı hatırlıyorum,bir hayatım vardı öncelikle.Tabiri caizse sana ruhumu sattım lan ben.Ne biliyim eskiden bir dışarı çıkardım işlerimin arasında falan şimdi dur abicim ben gelmiyorum bir okumam lazım oluyorum.Meret uyuşturucu maşallah bir fırt çekmeden devam edemiyorum hayatıma.Hatta bazen arkadaşlarımdan rahatsız tepkiler alıyorum"kızım anladık tamam seviyon da bir sus bir alıntı bir gönderme yapma" amk ben mi istiyorum hayatımın her bokunu oraya bağlamaya?RUH SATTIM DİYORUM.Şeytanla anlaşma yaptım resmen azıcık gülmek için.Böyle boktan bir kısırdöngü hayat içinde yaşamaktansa dedim ki ruhumu veriyim sen de ben de kurtulalım.Durup durup okay,no suratı diyip yarılmak,fuck yeah demek like diyen herkesin ve her şeyin sonuna o efektle boss eklemek ben de istemezdim.Ne zaman Rayban görsem aklıma hipster olayının gelmesini ben de istemezdim.Ama kısmet bazen kuşuslar,kısmet bazen....

Bilekimbörim aşkım kuşusum

Sadık bir blackberry kullanıcısıyım.Iphonecuları sevmem androidden haz etmem.Blackberryler mükemmel bana göre.O kırmızı ışıkları var ya seni bir dakika dünya mutlusu ederken bazen de dünyanı yıkar ama.Artık psikopat oldum sürekli telefonumu kesiyorum o güççük ışık yanıcak mı diye.Paranoya at it's best millet neyse işte bir bakarsın hoşlandığın çocuktan gelmiştir mesaj ve ooo bilekböri aşkımsın o küçük ışığını yesinler moduna girersin sonra bir bakarsın tam o mesajı beklerken hiç yanmaz meret veya daha bile kötüsü yanar ama allahın belası mal birinden gelmiştir ya o koyar adama.Bir de mesaj hödükleri var abicim.Mesajı okur ay görmemişim der işte ben o adamdan korkarım nasıl bir yalancılıktır nasıl bir rahatlıktır o yalanı söylerken.Hay yani ne diyim bilemedim.Ulen hayvan okuduğun görünüyor mal mıyız biz?Tülayjığımın da dediği gibi ezik miyim lan ben?Of of işte ya da okur pezo iyi geceler canım :) mesajına verdiği mesaj aynendir.Bir tarafın kopsun e mi?O aynen sana şey etsin.He bu arada iyi geceler millet yani valla size iyi geceler ben uyumiycam bugün hohoohoh neden mi çünkü gerizekalıyım.http://www.dailymotion.com/video/xodfsg_yalan-dunya-ezik-miyim-lan-ben_shortfilms

Hödük kaynıyor etraf

Bugün bir arkadaşımın arkadaşıyla tanıştım,tanışmaz olaydım.Kafama saksı düşeydi de orda o rezil yaratığı görmeyeydim,muhattap olmayaydım.Bu kadar görgüsüz,çirkin,güvensiz,kaşar bir insan yoktur.Yani bir de sıkılmış bizden hanımefendi.A kıçımın kenarı kenar mahalleden gelsem ben de senin gibi ben de sıkılırım benimle.Gerizekalı dinci kız ben senin o sonradan görme paran nerden geliyor onu da bilirim bu özgüven eksikliğin yüzünden tek konuştuğun şeyin erkekler ve markalar olmasını da.Şimdi bu eziği bir kenara bırakalım da hepimizin etrafında yok mu böyle öküz herifler?Var yani vardır mutlak.Bazen beni yaşamdan soğutuyorlar çok ciddiyim ama siz siz olun bunlara ağzının payını verin ben bugün bir şey demedim o kadar içimde kaldı ki muhtemelen bugün rüyamda ağzını,burnunu,götünü kırıcam karının.Yeter be yeter.İnsanlar neden dzügün değil? Neden sorararım size.Neden hepsinin bir ucubik tarafı var?Neden hepsi kaşar,öküz,camış,hayvan,abaza,mal,gerizekalı,moron veya puşt?Hadi bebeklerim siz bu soru bombası ve atar dolu yazıyı analiz edin ben başka yazıma geçiyorum :*

9 Nisan 2012 Pazartesi

Bugün ne Giyseeeğm?

http://www.youtube.com/watch?v=2_EivKDLG7wAmk en sevdiğim olay bu benim.Çok ciddiyim he.O Uğurkan Erez'in kardeşimi,İvana'nın tülumu,Hakan'ın soktuğu laflar yok mu akşam eve gelince günüme renk katıyor .Bir de o remix.Ah o remix yok mu ulen ne bulaşıcı ne komik şey.İlk gördüğümde gülmekten affedersiniz altıma neyse bence üçü cidden çok uyumlu.Eğer bunu okuyan biri oraya çıkmak istiyorsa şu insanların dediklerini dinleyerek çıkın lan bir kere de sonra elenince ağlamayı biliyorsunuz.Elenmemek için palyaço gibi çıkmayın.Oraya çıkıyorsunuz besili camışlar şeklinde giyiyorsunuz transparanları,etek boyları fena,ayakkabı desen özensiz,o küpeler aksesuarların basitliği.Ucuza moda olmaz demiyorum ama bence ucuza şıklık olmaz.Ben orda hangi karıya 4,000 liralık Dior takımı giydirsem o karı şık olur ama sen gidip de 2 liraya tshirt 20 liraya ayakkabı alırsan kalakalırsın o sahnede.Halkımızın göz zevkini bozmaya gerek yok millet zaten her gün haberlerde sıçılıyor içimize o muşmula heriflerle.Diyeceğim odur ki böyle değerli insanları yormayın.Ama birkaç eleştirim de onlara yok değil.Örneğin hakancım aşkım bazen çok kötü oluyorsun cidden hani bazen anlamana rağmen o insanın durumunu durmadan baskı yapıyorsun.Belki haklısın kuşum da yani içim el vermiyor azıcık relax.İvana aşkım sen çok şekersin en çok seni seviyorum sanırım.Hem bilgili hem güzel hem de şekersin.Uğurkan abi sen en şekerlerisin ama senin de bazen ortalığı mahvettiğin oluyor.Yumuşak kalplilik edip bıraktığın insanlar öhöm çirkin öhöm.Seviyom ben bu programı kesmesinler yani hatta ahahah şizoya bağladım yazın doktorlardan kısmet olursa göstersinler yine.Remixin linkini de veriyom he mutlak bakın kuşuslar <3

Modaya gelirsek

Efenim aslında bloğun açılış nedeni olan moda aşkımın söndüğünü sanmayın he yine bok gibi para harcıyorum.İnsan her gördüğünü mü beğenir her beğendiğini mi almak ister?Oluyor yani sorun değil nah gapı gibi babom var arhamda diye şey etmek isterdim de adam aforoz edecek beni sömürdüm adamı.Giyinmek güzel şey.Ama çyle Armine'nin mal reklamı gibi değil her şeyin bir ölçüsü var bebişlerim.Hakan Akkayanın da dediği gibi "o tek başına bir star,star,star".Giyinirken buna dikkat edelim sonra palyaço gibi çıkıyorsunuz yok ne ben hipsterım ben havalıyım ben farklıyım sen nesin biliyon mu?Sen bir bok değilsin be aaa her şeyi sok,takıştır yap,yapıştır sonra adı moda olsun.Hayır kuzum o öyle değil.Ona biz ucubelik diyoruz.Bir kere moda detayda gizlidir.Mesela tavsiye olarak eğer sade giyindiyseniz bir yüzük falan takın hani böylece insanlar belki ilk gördüklerinde bir şok olmazlar ama detaylara indikçe zevkli karıymış derler he siz de kunduz ablanıza teşekkür edersiniz.Düzgün giyinin ciğerimi yiyin ey halkım

Lana del Rey

Bakın millet bu yazıyı görürseniz ve bu karıyı hala dinlememişsseniz hemen açın.Valla hemen açın dinleyin.Son zamanlarda dinlediğim tek insan.Valla he annemi bile dinlemiyom da bu kadını büyük bir vazife aşkıyla üst üste dinleyebiliyorum.Anlatamayacağım bir büyüsü var.Bir insanın her şarkısı mı güzel olur?Yani ben bu kadını yerim,bir de güzel he ben arada kendimi kaybediyorum adam olsam herhalde en çok bununla yatmak isteridm.Mesela ilahi adalet var ya o yalan abicim bak bu kadında hem ses hem güzellik hem para.Babası milyoner bunun.Tam böyle ah ah demelik bir karı yani.Önerilen şarkıları:
Video Games,Blue Jeans,Radio,This Is What Makes Us Gırls,Born to Die,Millon Dollar Man,Diet Mountain Dew,CarmenOff to the Races,Trash...Böyle gidiyor yani sonu yok maşallah.

Now my life's sweet like cinnamon like a fucking dream I'm living in baby love me cause I'm playing on the radioooooooooğ

Özgürlük dostlarım özgürlük

Son zamanlarda çok sıkılıyorum.Gerçekten millet içim şey etti.Havalar bir iyi bir kötü sıçmışım böyle işe.Ben de işim yok mal gibi felsefe yapıyorum.Şu hayatta en özgür hissettiğim zamanlarda bile özgür değildim aslında.Hiç de olamayacağım.Bana kıçıyla gülen okuyucular size ne oluyor siz de olamayacaksınız ki.Yani düşünün önümüzdeki ay ortadan kaybolma gibi bir seçeneğiniz var mı yani şöyle kimseye,hiçbir yere haber vermeden kayıplara karışma şansınız.Yok anam yok öyle şey.Bunun okulu,işi,ailesi,arkadaşı,sevgilisi...Hesap vermediğm bir postacı kalıyor amk.Hem her Capitol'ün önünden geçerken gördüğüm ve saygı duyduğum bir ergen yazısı vardır köşede bir duvarda.En kötü tutsaklık kendini özgür sandığındır...İşte o da bizimki.Siz farkında değilsiniz ama herkes,her şey sizi izliyor aslında.Paranoya belki ama doğru bence.He,şimdi bunları yazdım siz de okudunuz ne oldu bir bok olmadı affedersiniz ağzım şey etti de yani.Yok kardeşim koyun geldik koyun gideceğiz.Hadi şimdi uyuyun sıkıysa

10 Mart 2012 Cumartesi

Ah şu doğum günleri....

Evet, hepimizin başına gelmiştir.Belli bir ay vardır o ay doğum günleri hiç bitmez.Hediyesinden,hazırlığından,kutlamasından değil de en çok süslenmesinden üşenilir.İşte benim için o ay gelmiş bulunmakta şıpıdık dostlarım.Her haftasonu gerçekleşen doğum günlerinin hepsine katılma isteği de işin içine sokuşunca gitmek kaçınılmaz oluyor.Şu an açıkça söyleyebilirim ki geçen ay kendi doğum günümdü ama eskiden yaptığım gibi kendime hiçbir şey almadım çünkü önceden almam gereken 10 hediye vardı.Mart ayı sadece kediler için değil insanlar için de verimli geçmişti anlaşılan.Her şey bir kenara doğum günlerinde eğlenilir,bir araya gelinir,mutlu falan olunur ama kimi insanlar için de bir beğeni noktasıdır,mesela ben.Yani işin özü şu ki uzun süredir görmediğiniz arkadaşlarınızın önüne paçoz şekilde çıkamayacağınızdan süslenmek gerekir.Bir gün önceden kıyafetimi düşünsem,ne süreceğimi ayarlasam da hiçbir zaman hazır olamam ama.Asıl sorun ise kimsenin benim kadar takmaması.Ciddiyim millet geçiriyor t-shirt'ü giyiyor kotu geliyor öyle yataktan çıkmış gibi.Bu da benim gibi kasan insanları rezil ediyor biraz çünkü ortada boyanmış bebek gibi kalıyoruk.Benden size tavsiye hazırlanmayın anam siz de yataktan çıktığınız gibi gidin demek isterdim ama bence herkes özen gösterse de görüntü kirliliği olmayıverse mesela.Giyinin len öyle pörtlemeyin sokağa cadı karı gibi

7 Mart 2012 Çarşamba

1984

Evet,işte şu an modayı bir kenara bırakıp son zamanlarda okuduğum en harika ve ilham verici hikayelerden biri olan 1984'ü övmenin vakti geldi.George Orwell'in yazdığı bu ilham verici kitabı yaklaşık bir hafta içinde bitirdim ve emin olun ki hayatınızda böyle sürükleyici bir kitap okumadınız.Orwell bizim için 1984 yılını öyle bir hikayeleştirmiş ki sanki bütün o olayların ortasında siz varsınız gibi hissediyorsunuz..Hikayemiz Winston adındaki karakterin bir günlük tutmasıyla başlıyor.Şu an bu size normal gelebilir ama 1984 yılında böyle bir şeye izin yok.İnsanların düşünmeye,yaşamaya,istemeye veya şefkatli olmasına izin yok.İnsanlar tam anlamıyla insanlıktan çıkarılmış ve robotlar haline getirilmiş.Aşık olmak yok,devlet izni dışında bir şey yapmak yok hatta ve hatta en acısı insanların düşünmesi bile yasak.Kimse devlet hakkında kötü sözler söyleyemiyor ve söylediği anda hapsi boyluyor.Orwell'in bu hikayeyi 1949 yılında yazdığını düşünürsek aslında ne kadar ileri görüşlü olduğunu söylemeden geçemiyeceğim.Sizlerle sadece bu küçük bilgiyi paylaşıp hepinizi düşünmeye davet edtmek istedim.Düşünmeye ve Türkiye'deki basın özgürlüğü tamamen sınırlanmadan bu düşüncelerinizi paylaşmaya...

5 Mart 2012 Pazartesi

Bu arada aklıma takıldı da evet modayı çok seviyorum ama bence bu blog bundan fazla olmalı bence bu blog beni yansıtmalı.İşte bu yüzden arada dizilerden,sitelerden,kitaplardan veya sadece gezip tozmaktan da bahsedebilirim aman dikkat!Uyarmak da fayda var dedim sonra kimse "len hani modadan bahsediyordu, bu karı da iyice tozuttu demesin" Sevgiler....

Havadan sudan moda

O kadar uzun süre oldu ki bir şeyler yazmayalı yani en azından bu küçük bloğa.Ama geçen gün okuduğum Vogue'dan sonra artık vaktin geldiğini anladım.Yazmaya başlamanın ve belki bir ihtimal rahatlamanın zamanı gelmişti.Öncelikle havadan bahsetmek istiyorum.Evet,biraz klişe bir giriş böyle havadan sudan bahsetmeye geldik şeklinde ama ne demek istediğimi anlayacaksınız.Son zamanlarda havalar o kadar bozdu ki önünü alamadık hani öyle böyle değil çok bozdu tam daha bozamaz demişken bir bakmışız daha da bozmuş.(bu cümleyi rezil bulan arkadaşlarımız okan bayülgen lost yazarsa youtube'a alıntı yaptığım videoyu bulabilirler)İşte gençler bu bozuş bize pahalıya patladı.Herkes kış aylarında insanın karamsar olduğunu bilir e evet ama biz moda kurtçukları giyinip kendimize bir yaşama nedeni bulabiliyorduk.Havalar sürekli değişken ve vıcık vıcık bir haldeyken elimizden bu mutluluk da alınmış oldu.İşte tam da bu yüzden şu aralar biraz daha sevinçliyim.Mart ayına girmemizle designerlar,markalar,dergiler ilkbahar-yaz sezonunu açmış bulunmakta.Şu an hepinizin mutluluğunu içimde hissetmiş kadar oldum.Bu yeni trendlere o kadar bayıldım o kadar aşık oldum ki onlar hakkında yazmadan duramıycam dedim işte burdayız kadim dostlarım hoohoh biraz da türk filmilik katalım işin içine dedim.Bu yazıyı burda bitirip sonraki yazılarda yeni trendlerin detayına girmekte fayda var.Hepinize kocaman öpücükler ve bol kiyafetli günleeer :*